DOCTOR STRANGE: BİR DOĞU-BATI SAVAŞI DAHA

Doctor Strange, batılı bencil insanın doğuda kendini bulması üzerine bir Marvel hikayesi gibi dursa da özünde bir doğu-batı savaşı. Hikayeye Joseph Campbell’in Hero’s Journey monomitinden bakalım.

MACERAYA DAVET
Şartlar kahramanın bulunduğu ortamı terk etmesi için şekillenir.
Batılı kendini beğenmiş cerrah karakterimiz Dr. Strange, bir kaza sonucu ellerini kullanamaz hale geldiğinde eski mutlu günlerine dönmek için batının tüm deneysel tedavilerini dener. Hiçbiri işe yaramayınca da imkansız bir vakanın doğuda kendini tedavi ettiği örnek ile karşılaşır.

YOLA ÇIKIŞ
Kahramanın ait olduğu topraklardan uzaklaşması gerekir.
Dr. Strange de bu tedaviyi denemek için Kathmandu’ya gider.

ÖĞRETMENİN ORTAYA ÇIKIŞI
Kahraman yola çıktığında öğretmeni onu bulur.
Mordo, Dr. Strange’in Kamar-Taj’ı aradığını işitince onu oraya götürür ve öğretmeni The Ancient One’la tanıştırır.

ÖĞRETMENİN KAHRAMANI YALNIZ BIRAKMASI
Bu kahramanın yolculuğudur ve öğretmenin bir noktadan sonra yani öğrenci öğrenmesi gereken en önemli dersi öğrendiğinde, onu yalnız bırakması gerekir.
Bu durum filmde, The Ancient One’ın ölmesiyle gerçekleşir. Ama ölmeden önce aralarında şu diyalog geçer.

The Ancient One: Kibir ve korku seni öğrenmen gereken en basit ve en önemli dersten alıkoyuyor.

Dr. Stephen Strange: Neymiş o?

The Ancient One: Bu, seninle ilgili değil.

The Ancient One, “Bu seninle ilgili değil” derken aslında “bu senden daha büyük bir şeyle ilgili” demek istiyor. Bu da tüm doğu felsefelerinin merkezinde yer alan bir düşünce.

EVE DÖNÜŞ
Kahraman, bir kahraman olarak ait olduğu topraklara geri döner.
Doktor Strange de New York’a kibrinden, egosundan arınmış olarak ve kendisini ondan daha büyük bir amaca adayarak döner.

HİKAYEDEKİ TEMEL PROBLEM

Dr. Strange’teki temel problem, filmin her ne kadar merkezinde bir doğu felsefesi olsa da, doğu felsefelerinin özünde yer alan bir kavramı filmdeki kötü karakterlerle özdeşleştirmesi.

Tüm doğu felsefelerinin merkezinde olan “birlik” düşüncesi, filmdeki kötü karakterlerinin tek amacı olarak görülüyor. Filmde, villain’ların onlardan daha büyük bir güç olan Dormammu ile “bir” olma yolculuğunu izliyoruz. Bu ise tüm doğu felsefelerinde insanın varlık sebebidir.

İyi karakterimiz ise “bir” olmadan önceki tüm aşamaları yerine getiriyor. Kötülerle savaşan iyi adam Doctor Strange, filmin başındaki kibirli halinden kurtuluyor, The Ancient One’dan “kendini teslim etmeyi” ve “kendinden daha büyük bir amaç için çalışmayı (greater good)” öğreniyor. Ama filmde iyi karakterlerimizin “bir” olmak istediği, varlığında kaybolmak istediği bir kavram ya da bir güç göremiyoruz.

Hatta filmde Dormammu ile anlaşma yapan Dr. Strange, Kaecilius ve adamlarının Dormammu ile bir olmasını sağlıyor ve bunun kötüler için de pek de iyi bir şey olmadığını görüyoruz.

SONUÇ

“Oneness” kavramının sadece kötüler için bir anlam ifade etmesi filmin referans aldığı doğu felsefesiyle çelişmesine neden oluyor gibi görünse de ben bu durumun bilinçli olduğu kanısındayım. Çünkü bu film aslında bir doğu-batı savaşını anlatıyor.

Doctor Strange ve iyilerin “bir” olmak gibi bir amaçlarının olmaması, onların bireyselliğini kaybetmek istememelerini gösteriyor. Batı kendini doğuda arındırmış olmasına rağmen “bireyselciliğinden” asla vazgeçmiyor. 

İşte film de tam olarak bireyselci ama kibirli olmayan batının, kendini ondan daha büyük bir güçle bir olmaya adamış doğuya karşı savaşını anlatıyor.

Yorum Yap

Yazmaya başlayın ve sonrasında enter'ı tuşlayın.