Bir uzaylı gelse ve bana “Dünyanız hakkında okumam gereken kitaplar hangileri?” diye sorsa…

Ya da diyelim dünyada bir virüs ortaya çıktı ve bu virüs nedeniyle hayatınız boyunca sadece 13 kitap okuyabiliyorsunuz…
Ya da çok okuyan bir kızla buluşacaksınız ve ilk buluşmada klişe olmadan hangi kitaplarla söze başlayacağınızı bilmiyorsanız size naçizane önerim işte bu listedir.
Huzurlarınızda yaşayan herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm kitaplar:

Listeye geçmeden önce Mark Grist’in Girls Who Read videosuna bir bakalım:

MESNEVİ – MEVLANA

NEDEN OKUMALISINIZ?

Hayatınızı kurtarmak için.

Sufizm karşılaşabileceğiniz en rahatlatıcı bakış açısıdır. Siz Tassavvuf’ta yol almaya başladıkça normalde sizi deli etmesi gereken birçok şeyin artık bir öneminin olmadığını fark edersiniz. Çünkü siz artık yaşadığınız her olayın size ve sizin için olduğunu biliyorsunuz. İki elinizi açıp gelen her şeye “buyur gel” diyor, sonra da gelen her şeyi kucaklıyorsunuz.

Dinlemek için.

Kişi Tassavuf’la ilgilenmeye başladığında farkında olmadan sükut hali de onun ruhuna işliyor. Artık siz her sözde değil, her dinleyişte yeni bir şey olduğunu fark ediyorsunuz.

Görmek için.

Mevlana, sosyal ağların en popüleri isimlerinden birisi. Siz Mesnevi’yi okuduğunuzda Mevlana’ya ait olduğu iddia edilen birçok sözün aslında O’na ait olmadığını ve O’na ait sözlerde de aslında başka bir şey demek istendiğini görüyorsunuz.

Anlamak için.

Mesnevi periyodik olarak okunması gereken kitaplardan birisi. Onu her okuduğunuzda karşınıza yepyeni bir Mesnevi ve yepyeni bir siz çıkıyor. Onu her okuyuşunuzda kendinizi daha iyi anlıyorsunuz. Çünkü Mesnevi, tüm sizleri çok iyi tanıyor.

ekran-resmi-2016-08-08-23-40-27
Galata Mevlevihanesi - Aralık 2015

THE BOOK OF CHUANG TZU – CHUANG TZU

NEDEN OKUMALISINIZ?

Aklı aradan çıkarmak için.

Taoizm’in bilinen eski metinlerinden olan The Book of Chuang Tzu’yu okuduğunuzda hayatınızı mahveden şeyin aslında sizin düşünceleriniz olduğunu fark ediyorsunuz. Bu bakış açısı sizi inanılmaz bir şekilde özgürleştiriyor.

Kaza yapsa bile hiçbir yerine hiçbir zarar gelmeyen sarhoş araba sürücüsünü anlamaya başlıyorsunuz. Kafanızdaki “Eğer kaza yaparsam kemiklerim kırılır mı?” sorusu artık sizin için bir anlam ifade etmiyor. Kırıkları doğuranın sorular olduğunu görüyor ve zihin orucu tutmaya başlıyorsunuz.

Kendinizi kaybetmek için.

Kasap Ting ve marangoz Qing’in hikayelerini okuduğunuzda yaptığınız iş değişmese bile ona bakışınız değişiyor. Diğerlerinin sıradan olarak gördüğü bir işe sanat eseri titizliğiyle bakıyor ve o işle meşgulken kendinizi kaybediyorsunuz. İşin sonucunda alkış ya da yuhalama, zafer ya da çuvallama gibi sonuçlar sizin için aynı anlama geliyor.

Eylemin sonucuna ödüller eklenmesi sizin için hiçbir anlam ifade etmemeye başlıyor. Çünkü sizin için o eylemi yapıyor olmak zaten en büyük ödül oluyor. Siz o eylemde kendinizi kaybederken, eylem de sizi kazanıyor.

Zhuangzi

THE WAY OF ZEN – ALAN WATTS

NEDEN OKUMALISINIZ?

Başlamak için.

Zen, özgürlük yoludur. Bu bakış açısını batıya tanıtan ise Alan Watts’tır. The Way of Zen kitabı, özgür olmak isteyenler için bir başlangıç noktasıdır. Zen Yolu’na girdiğinizde hayatı kontrol etmenin nefesi tutmak gibi olduğunu fark ediyorsunuz.

Kitapta aynı zamanda Zen’in tarihini, koan sistemini, Japonya’da bir sanata dönüşmesini de görüyorsunuz.

Zen yolunda devam etmek istiyorsanız bu kitaptan sonra size D. T. Suziki, Shunryu Suzuki, Seung Sahn ve Thich Nhat Hanh’ın kitaplarını tavsiye ederim.

Her şeyi olduğu gibi görmek için.

The Way of Zen’i okuduğunuzda tüm kötülüklerin anasının dualite yani ikilikler olduğunu anlıyorsunuz. Zen’e daldığınızda doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi tanımlamaları bir kenara bırakıp her şeyi olduğu gibi görmeye başlıyorsunuz.

ekran-resmi-2016-08-09-00-07-36
İstanbul - Temmuz 2015

BHAGAVAD GİTA

NEDEN OKUMALISINIZ?

Bir olmak için.

Hinduizm’in kutsal metni Bhagavad Gita’yı okuduğunuzda var olan her şeyin bir olduğunu fark ediyorsunuz. Bu bakış açısını içselleştirdiğinizde her şeyde O’nu, O’nda her şeyi görüyorsunuz.

Seçilmek için.

Bhagavad Gita ile aradığınız şey her ne ise onu arayarak bulamayacağınızı anlıyorsunuz. Yapmanız gereken tek şeyin, onun önünden çekilmek olduğunu fark ediyorsunuz. İşte o zaman onun sizi seçmesine de izin vermiş oluyorsunuz.

gita-131

THE HERO WITH A THOUSAND FACES – JOSEPH CAMPBELL

NEDEN OKUMALISINIZ?

Kahramanın yolculuğuna çıkmak için.

Joseph Campbell’in tüm mitleri, destanları, hikayeleri, tarihi olayları kısaca her şeyi inceleyerek oluşturduğu The Hero With a Thousand Faces kitabıyla Kahraman’ın Sonsuz Yolculuğu’na çıkıyorsunuz.

Joseph Campbell, kitabında tüm kahramanların aynı yolculuğa çıktığını ve aynı aşamalardan geçtiğini iddia ediyor.

Neredeyse tüm Hollywood filmlerinin merkezinde olan Hero’s Journey monomit’inde kendi hayatınıza ait detaylar buluyor ve yolculuğun hangi aşamasında olduğunuzu düşünmeye başlıyorsunuz.

Bu arada, kitabın Türkçe versiyonunu pek tavsiye etmiyorum. Mümkünse İngilizce’sinden okumanızı öneririm.

51QKze8PWIL._SX349_BO1,204,203,200_

THE CATCHER IN THE RYE – J. D. SALINGER

NEDEN OKUMALISINIZ?

Sizi anlayan birisiyle tanışmak için.

The Catcher in the Rye’da, Salinger’ın yarattığı Holden Caulfield insanları anlamaya çalışıyor. Kitapta aynı zamanda Holden’ın tüm dünyaya olan isyanına da şahit oluyoruz.

Kitabı ilk okuduğumda Holden ile aynı yaştaydım. Yıllar sonra tekrar okuduğumda ise Holden ile yine aynı yaşta olduğumu fark ettim. Siz hangi yaştaysanız Holden da o yaşta oluyor.

Kitap size yepyeni bir bakış açısı kazandırmıyor, zaten öyle bir iddiası da yok. Tek yaptığı şey sizi dinlemesi aslında.

Neyse işte, şu anı seviyorum. Şu anı, seninle oturup çene çalmayı…

Bu çok gerçek bir şey! Kesinlikle öyle. Neden olmasın ki? İnsanlar hiçbir zaman bir şeyin gerçek bir şey olduğunu anlamıyorlar.

Bölüm 22 Sf. 163-164

Çavdar Tarlasında Çocuklar (YKY – Çeviri: Coşkun Yerli – Eylül 2002)

ekran-resmi-2015-04-24-00-49-14
Kadıköy - 2013

Sineme ve TV’de yakaladığım The Catcher in the Rye göndermeleri:  Çavdar Tarlasında Yakaladıklarım

The Catcher in the Rye’daki tüm isyan cümlelerini bir araya getirdiğim yazı:  İsyanın Manifestosu

THINKING FAST AND SLOW – DANIEL KAHNEMAN

NEDEN OKUMALISINIZ?

Fark etmek için.

Davranışsal Ekonomi’nin babası, Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Daniel Kahneman’ın Thinking Fast and Slow kitabı kararlarımızı etkileyen faktörler ve sistemlerle (Sistem 1 ve Sistem 2) ilgili.

Askerlik ve My Sharona’dan sonra “Hiç Bitmeyeceği Düşünülen Şeyler” listemde üçüncü sırada olan Thinking Fast and Slow okunması oldukça zor bir kitap. Çünkü üzerinde düşünüp kavramak gerekiyor. Kitabı okuyunca, neredeyse verdiğiniz tüm kararlarda sizin etkiniz olmadığını fark ediyorsunuz. Bu açıdan kitap çok değerli. Çünkü sizi bu etkilere karşı bilinçlendiriyor.

Deneyimleyen benliği etkin kılmak için.

Kahneman kitabında aynı zamanda iki farklı benlikten de söz ediyor. Bu benliklerden “deneyimleyen benlik” anı yaşarken, “anımsayan benlik” o anla ilgili akılda kalanlara odaklanıyor.

İşte kitabı okuduğunuzda “anımsayan benliğin” gerçekliğinizi ne denli deforme ettiğini görüyor ve “deneyimleyen benliğin” etkisini hayatınızda artırmaya gayret ediyorsunuz.

screen-shot-2016-08-09-at-09-11-29
Dalyan - Mayıs 2015

CREATIVITY INC. – ED CATMULL

NEDEN OKUMALISINIZ?

Yaratıcı kültürü hakim kılmak için.

Creativity, Inc. Pixar’ın kurucusu Ed Catmull’ın Pixar’daki Brain Trust kültüründen, orada karşılaştıkları problemlerden ve onları nasıl çözdüklerinden bahsettiği bir kitap.

Kitabı okuduğunuzda yaratıcı işlerde işin tüm sorumluluğunu ve yönetimini yaratıcıya (örneğin Pixar için bu yönetmen ve senaristler) vermenin ne denli doğru bir karar olduğunu görüyorsunuz.

Yapılan eleştirilerin dikkate alınması veya onlara bir çözüm bulunmasının zorunlu olmadığı ve bu kısmın sadece yaratıcının elinde olduğu durumlarda ne denli başarılı sonuçlar çıkacağını fark ediyorsunuz.

Aynı zamanda sırf farklı bir görüş olsun diye konuyla ilgisiz, farklı departmanlardaki insanlardan fikir almanın da süreci ne kadar sabote ettiğini öğreniyorsunuz.

screen-shot-2016-08-09-at-09-09-41
İstanbul - Mayıs 2014

PEAK – ANDERS ERICSSON

NEDEN OKUMALISINIZ?

Dahi diye bir şeyin olmadığını görmek için.

Anders Ericcson, Peak: Secrets From The New Science of Expertise kitabında dahi diye bildiğimiz Mozart, Einstein gibi insanların aslında sıradan insanlar olduğunu; tek farklarının ise kendilerini tamamen bu işe adayarak hepimizinde çok daha fazla çalıştıklarını iddia ediyor.

Örneğin Mozart’ı ele alalım. Mozart’ın müzik öğretmeni olan babası önce kızını yetiştirmeye başlıyor. Sonra ise Mozart’ı henüz 4 yaşındayken kızında yaptığı hataları yapmayarak onu müzisyen olarak yetiştirmeyi deniyor. Yıllar süren yoğun çalışma sonrası ise Mozart, Mozart oluyor. 

Ercsson’a göre af edersiniz eşeği 4 yaşında o şekilde eğitseniz o da “dahi” olarak anılan bir müzisyen olurdu.

“Deliberate Practice”i öğrenmek için.

Anders Ericcson kitabında, “deliberate practice” adını verdiği bir metoddan bahsediyor. Ericcson, bu yöntem ile herhangi bir insan, örneğin satrançta grandmaster seviyesine, sporda olimpiyat düzeyine ya da hangi alanda istiyorsa o alanda en üst seviyeye ulaşabileceğini iddia ediyor.

peak
Cape Town - 2016

Malcolm Gladwell’e “yanlışın var” demek için.

Malcolm Gladwell, Outliers kitabında 10.000 saat kuralından -yani bir alanda uzman seviyesine gelebilmek için 10.000 saat çalışma gerektiğinden” bahsediyor. Bunu da Peak’in yazarı Anders Ericsson’un araştırmasından alıyor.

İşin aslı Ericsson araştırmasında 10.000 saat diye bir kuraldan bahsetmiyor. Her alanda uzman seviyesine ulaşmak için farklı miktarda adanmış zaman gerekiyor. Bu kimi alanlarda 8.000 saat iken kimi alanlarda 28.000 saat. Yani bir disipline 10.000 saat ayırmak sizi o alanda usta yapamayabilir. Fakat Gladwell için 10.000 saat, pazarlama ve kitabın reklamı açısından müthiş bir kavram. O da haliyle, bunu sömürüyor.

LE PETIT PRINCE – EXUPERY

NEDEN OKUMALISINIZ?

Görmek için.

Sizin dünyada insanlar, bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar; yine de aradıklarını bulamıyorlar. Oysa aradıkları tek bir gülde, bir damla suda bulunabilir. Ama gözler kördür, insan ancak yüreğiyle baktığı zaman görebilir.

Küçük Prens – Bölüm XXV Sf. 92-93

screen-shot-2016-08-09-at-09-12-23
Moda - Eylül 2015

Büyümemek için.

Bir gün onu (Küçük Prens’i) unutursam gözleri sayılardan başka bir şey görmeyen büyüklere dönerim.

Pilot

Küçük Prens – Bölüm IV Sf. 23

WHY WE SLEEP – MATTHEW WALKER

NEDEN OKUMALISINIZ?

Hayatınızı değiştirmek için.

Matthew Walker’ın kitabı hayatınızı değiştirecek az sayıdaki kitaptan biridir. Kitap, sizi daha sağlıklı, daha yaratıcı, daha uzun ömürlü hale getirecek bir sırra da sahip. O sır da düzenli uyku.

Çoğu Walker’ın bizzat yaptığı bilimsel araştırmalardan oluşan Why We Sleep günlük hayatımızda çok önemsemediğimiz, hafta sonları arayı kapamaya çalıştığımız uykunun önemine ve mucizevi bir lütuf olduğuna odaklanıyor.

Kitap, hemen hemen her problemimizi -bu ister yaratıcı bir sıkışma olsun, ister depresyon olsun, ister de bir sağlık problemi olsun- uykuyla çözebileceğimizi çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Hatta, homosapiens’in nasıl sapiens yani bilge olduğunu da yine uykuyla açıklıyor.

img_5662
Karaköy - Mayıs 2018

HOW TO CHANGE YOUR MIND – MICHAEL POLLAN

NEDEN OKUMALISINIZ?

Bir mucizeye şahit olmak için.

Michael Pollan’ın bu son derece cesur kitabı How To Change Your Mind, psychedelic’lerin kanser hastalarının ölüm korkusunu yenmede, sigara ve alkol bağımlılarının bu bağımlılıklara son vermesinde ve depresyon hastalarının depresyonlarını yenmesinde ne kadar etkili bir tedavi olduğunu anlatıyor.

Egoyu öldürmek için.

Kitap, aynı zamanda pek çok problemimizin sebebinin ego yani ayrı bir “ben” düşüncesinden kaynaklandığını bilimsel araştırmalarla anlatıyor. Egoyu öldürerek yani ayrı bir “ben” düşüncesini kafamızdan atarak depresyon ve bağımlılık gibi pek çok problemi de yeneceğimizi çarpıcı bir şekilde gösteriyor.

img_6016
Karaköy - Haziran 2018

WHY NATIONS FAIL – DARON ACEMOĞLU

NEDEN OKUMALISINIZ?

Dünya tarihini öğrenmek için.

Daron Acemoğlu’nun Why Nations Fail kitabı her şeyden önce bir dünya tarihi özeti. Kitabı okurken ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya, Kanada, Japonya… gibi ülkelerin neden geliştiğini; Orta Doğu, Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerinin neden gelişmediğini o ülkelerin tarihinden son derece spesifik detaylarla öğreniyorsunuz.

Demokrasinin refahın nedeni olduğunu anlamak için.

Kitabı okurken aynı zamanda “neden bazı ülkeler zengin de bazıları fakir” sorusuna da cevap buluyorsunuz. Acemoğlu’nun teorisinden hareketle 17 ve 18. yüzyılda otoriter yani dışlayıcı/sömürücü (extractive) rejimlere karşı ayaklanıyor; toplumun tüm kesiminden destek alarak çoğulcu yönetimler kuruyorsunuz. Bu çoğulcu yönetimler, mülkiyet hakkının korunduğu, merkezi yönetimin güçlü olduğu sistemlere evriliyor. Bu sistemler de herkesi kapsayıcı (inclusive) kurumlar oluşturuyor. Ve siz de o an fark ediyorsunuz ki refahın nedeni, demokrasinin ta kendisiymiş.

img_3165
Maslak - 2018

 * Kapak Fotoğrafı: Alfred Eisenstaedt – Waiters of the Grand Hotel in St. Moritz: Watching Sonya

Yorum Yap

Yazmaya başlayın ve sonrasında enter'ı tuşlayın.