ZEMECKIS’İN KADERİ

Robert Zemeckis filmografisine baktığımda emin olduğum iki şey var: Birincisi kendisinin makinist olmak istediği; ikincisiyse kader konusuna takıntılı olduğu.

Zemeckis, hem Back to the Future III’te hem de Polar Express’te makinistin yerini alan karakterlerine aynı şey söyleterek belkide çocukluk rüyasını gerçekleştirdi: “I’ve wanted to do that whole my life.”

1
2

Zemeckis, kaderden ilk kez Back to the Future III filminin sonunda bahseder. Zemeckis’e göre geleceği şekillendiren insanın kendisidir.

Gelecekleriniz henüz yazılmadı. Kimseninki yazılmadı. Geleceği yazan sizlersiniz. O yüzden iyi bir şeyler yazın.

Doc. Brown – Back to the Future III

Zemeckis Forrest Gump’ta, tekrar kadere değinir. Filmde iki farklı kader görüşü, Teğmen Dan ve Forrest’ın annesi sembolleriyle anlatılır.
Forrest Gump’ta, Teğmen Dan herkesin bir kaderi olduğuna inanan, ne yazıldıysa onun yaşandığını düşünen geleneksel bakış açısını temsil ederken; Forrest’ın annesiyse geleceğin henüz yazılmadığını, ancak yaşarken yazılabildiğini öne süren diğer bakışı temsil eder.
Zemeckis’in bu 2 farklı görüşü birleştirdiğini, Forrest’ın Jenny’nin mezarı başındayken yaptığı konuşmasından anlarız.

Bilmiyorum Jenny, annem mi haklı yoksa Teğmen Dan mi?
Her birimizin bir kaderi mi var yoksa öyle rastgele bir rüzgarda oradan oraya konuyor muyuz, bilmiyorum… Bence belki de her ikisi aynı anda oluyordur.

Forrest Gump

A Christmas Carol ile Zemeckis, uzun bir aradan sonra kader konusunda yeni bir şey söylemeyi dener.

İnsanın sebat ettiği yolculuğunun sonu bellidir, ama sonuca giden yollar değişirse sonuç da değişir.

A Christmas Carol

Flight’la birlikte Robert Zemeckis’in kader konusunda gelenekçi bir bakış açısına döndüğünü görürüz.

Hayatında yaşadığın rastgele olayların aslında Tanrı olduğunu anladığın an, daha iyi bir hayatın olur.
Hayatını olayların senin kontrolünde olduğuna inanarak yaşadın. Saçma. Uçtuğun uçak yere çakıldı. Kontrolünün dışında.
Tanrı sana kanser verdi. Bunda bir kontrolüm yoktu benim.
Bana Tanrı mı kanseri verdi? Bahse girerim senin o lanet olası Tanrın vermiştir.
Sence Tanrı’ya yalvarsaydım kanser için, yine de beni kanser eder miydi?
Hayır, çünkü seni temin ederim Tanrı’ya beni kanserden kurtarması için yalvardım. Ve tahmin et ne oldu? Bunun üzerinde bir kontrolüm olmadı.

Hastanedeki Sıska Adam – Flight

63728

The Walk’ta ise Robert Zemeckis bir tür tevekkül inancındadır. Philip, İkiz Kuleler arasına teli germek için her şeyi düşünerek kusursuz bir plan yapar. O büyük yürüyüş öncesi yapılan bu hazırlıklar tamamen Philip’in kontrolündedir. Yani esas gösteriden önce yapılan her şey senin elindedir ama gösteri sırasında bir sanatçı daha vardır.

Şimdi kaderimin kontrolünün artık bende olmadığı bir bölümdeyim.

Philippe Petit – The Walk

Yorum Yap

Yazmaya başlayın ve sonrasında enter'ı tuşlayın.