Yolun Aşık Olsun

Şu ana kadar duyduğunuz tüm “başarımın sırrı” tarzı formülleri, prensipleri unutun. Neden derseniz -ki bence demelisiniz, en azından ben olsam derdim- hemen izah edeyim.

Öncelikle yazıya çarpıcı bir giriş yapmalıydım. O yüzden böyle iddialı bir lafa ihtiyacım vardı.

Tamam, sizi asıl ilgilendiren nedene gelirsem -ki gelsem iyi olacak- evrendeki hiçbir sırrın herhangi bir formülle ifade edilemez olduğu gerçeğidir. (Evren derken, rastgelelikle aptallaştığımız bu evrenden bahsediyorum. Bu arada yeri gelmişken -ki ben zorla getirdim, fark ettiğiniz üzere- Nicholas Taleb’in Fooled by Randomness kitabını da tavsiye ederim.)

Şöyle… Hayatın, birbirine bağlı zihin yansımalarının sonsuz olasılıklarından oluştuğunu düşünürsek hiçbir şey önceden tahmin edilemez. Ya da seçilmiş bir yol, herkesi aynı sonuca götüremez.

Sonsuz evren ve zamanda, her şey gerçekleşecektir. Bu demek oluyor ki imkansız olaylar da dahil her olay kaçınılmazdır.
Interstate 60

İşte bu nedenle sıklıkla duyduğumuz “başarımın sırrı” prensipleri iki nedenden dolayı çöptür.
İlki, bunlar ya tamamen yazarının kişisel deneyimlerinden beslenir ve sadece onun karşılaştığı durumlara özgüdür bu yüzden genellenemez, ya da çok genel olduğundan her duruma özelleşemez.

Şimdi, “tüm kişisel gelişim endüstrisine bok attıktan sonra öyle bir akıllı laf etmeliyim ki bu bok atmaya değsin” bölümüne geldik.

Size inandığım bir şeyden değil bildiğim, hakikat olduğuna defalarca şahit olduğum bir şeyden bahsedeyim.

Hayatımda, varmak için çıktığım hiçbir yol, beni oraya götürmedi. Oraya, o başarıya, o dereceye, o kıza, o erkeğe… (Sonuncusu şakaydı)
Ama, ironik bir şekilde sadece yolda olmak için çıktığım her yolda ise kendimi orada buldum.

Yani sonuçtan ziyade sürece odaklanıldığında başarı, (ki burada başarı doğası gereği değişkendir, yola çıktığınızdaki başarı tanımından farklı olacak) sizi zahmetsizce bulur.

Topu ya da gideceği yönü asla düşünme. Sadece sopayı salla.

The Legend of Bagger Vance – Robert Redford

Bu noktada, formül, cevap ya da sırdan bahsedemesek de bir öğretiden bahsedebiliriz:
Başarı için, eylemin sizi seyretmesi şart. 
Ama, eylemin sizi seyretmesi yeterli değil. Eylemin, sürecin ya da yolun size aşık olması lazım.

Yani yaptığınız işte o kadar kaybetmelisiniz ki kendinizi -evet kendinizi kaybetmelisiniz, varlığınızı unutmalısınız o yolda- o işin kendisine dönüşebilesiniz.

Yazar olma. Yazının kendisi ol.

William Faulkner

Siz eylemin kendisine dönüştüğünüzde, eylem de (ki gerçek adı yoldur onun) kendisinin nihai hedef veya varış noktası gibi çok değerli bir şey olduğunun farkında olmadığından, sizin böyle değerli bir şeye dönüşmeniz karşısında size hayranlığını gizleyemez ve sizi izlemeye başlar. Yol, sizi öyle bir hayranlıkla izler ki, size aşık olması an meselesidir. Çoğu zaman da olur, zaten.

İşte bu yüzden birisine söylenebilecek en güzel sözlerden biri “yolun aşık olsun”dur.

Yorum Yap

Yazmaya başlayın ve sonrasında enter'ı tuşlayın.